Salı, Eylül 25, 2007

Hidroforlar Büyük Geldi

İlk toplu konut şantiyemdi. Hidroforları, mesleki yayınlara uygun hesapladım, siparişleri verdim. Montajlar tamamlandı. Sıra devreye almaya geldi. Hidroforların başına gidip tek tek devreye alıyordum. Fakat anlamadığım bir şey vardı. Hesaplayıp sipariş verdiğim basınç değerlerinden 2 atü altındaki basınçlar, binalara rahatlıkla yeterli oluyordu. Tekrar tekrar hesaplarken sebebini buldum. Klasik hesap tarzında dikkate alınmayan bir noktaydı bu. Küçük apartmanlarda fark edilmiyordu. Su debisi arttıkça ortaya çıkıyor ve gereksiz yere büyük hidrofor seçimine yol açıyordu. Yük birimine göre yapılan hesapları, günlük su sarfına göre düzeltmek gerekiyordu. İkinci toplu konut projesinde daha ufak hidroforlarla sonuç aldım. Bu olay bana, klasik hesap tarzlarını irdeleme alışkanlığını getirmişti.

Pazar, Eylül 16, 2007

Chicagolu mimar: Burj Dubai daha da yükselecek

Birleşik Arab Emirlikleri’nde Chicagolu mimarların tasarladığı ve hâlâ inşaat halinde bulunan dünyanın en uzun gökdeleni daha çok uzayacakmış gibi gözüküyor.

Daha önceleri Skidmore ve 141 katlı ve 1,680 feet yüksekliğindeki Owings&Merril binasında çalışmış olan ve son olarak Burj Dubai’yi tasarlayan Chicagolu mimar Adrian Smith ve müteahhid firma olan Emaar Gayri Menkuller ile haftasonunda görüştük. Owings&Merril, bina yüksekliklerini izleyen Emporis’e göre dünyanın en yüksek binası ve 1,671 feet yüksekliğindeki Tayvan’daki Tapei 101’i kılpayı geride bırakmıştı.

Bu gökdelen, Malezya’daki ikiz Petronas kulelerini, Skidmore binasını, Owings&Merrill’s Sears kulesini ve Smith tarafından Şangay’da yapılmış Jin Mao kulesini yüksek binalar sıralamasında birer alt sıralara düşürecek.

Adrian Smith + Gordon Gill Mimarlık’ı kuran Smith Sun-Times’a verdiği demeçte Burj Dubai’nin 2009’da tamamlanana kadar dikkatli bir şekilde yükseleceğini söyledi. Ve Dubai Kulesi’nin rakiplerinden oldukça yüksek olacağını ekledi.

“Burj Dubai’nin Tapei 101’i geçmesine rağmen, en yüksek noktaya erişmek adına burada yaşadığımız olağanüstü tecrübeler çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dış duvarlar yavaş yavaş yükselirken, binanın genel yapımı iyi gidiyor, hem mali hem de yapım programı şartları açısından.”

KEVIN NANCE Temmuz 24, 2007 suntimes.com

Çarşamba, Eylül 05, 2007

Birleşmiş Milletler Yeşile Dönüyor

New York’taki Birleşmiş Milletler binasının yenilenmemesinden dolayı güvenlik, teknolojik altyapı ve enerji tüketimi konusundaki kusurları ön plana çıkıyor. Karşı görüşte olanlar, binada daha kapsamlı bir değişiklik gerektiğini ve yapılacak tadilatın, gündemde ilk sırada olmaması gerektiğini iddia ediyorlardı. Buna rağmen, Genel Bütçe Kurulu 1996’dan beridir Birleşmiş Milletler’in bulunduğu Manhattan’daki binanın yenilenmesini teklif etmekteydi.

Aralık 2006’da, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu binanın yenilenmesi için 1.9 milyar dolar ayırdı ve geçen ayın sonunda İsveç şirketi Skanska ile yaklaşık olarak 1 milyar dolar tutarındaki yapım anlaşmasını imzaladı. Bütün sözleşmeler, malzeme ve işçilik, bu tutara dahil. Avans ödemesi 7 milyon dolar. İsveç firması, Einhorn Yaffee Prescott, Helpern Architects ve HLV gibi şirketlerinde bulunduğu beş mimarlık firması ile birlikte çalışacak.

Basındaki haberlere göre Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bu proje için kırk kişilik bir kadro kurmuş ve proje müdürü olarak da daha önce Ellis Island’daki ve Özgürlük Anıtı’ndaki yenileme çalışmalarında bulunmuş olan Michael Adlerstein’ı görevlendirmiş. Alderstein, bu projenin, Birleşmiş Milletler’in izlediği politikalarla uyuşması gerektiğini biliyor. Yenileme projesi Birleşmiş Milletler’in yüz doksan iki üyesi tarafından finanse ediliyor ve bu finansmanın yaklaşık %22’lik bölümünü Amerika Birleşik Devletleri sağlıyor.


Yıkım değil, yenileme

1952’de açılan ilk genel kurul binasının tasarımını, Fransız mimar Charles Le Corbusier ile birlikte Amerika’dan Wallace Harrison, İngiltere’den Howard Robertson’ın da bulunduğu diğer ülkelerden gelen mimarlar yapmıştı. 39 katlı bina, yönetim sekretaryasında çalışacak olan yaklaşık 4,000 personele ve genel kurul delegelerine yetecek şekilde 65 milyon dolara yapılmıştı.

Çevrede, aralarında genel kurul için bir bina, kütüphane ve Franklin D. Roosevelt yolundaki konferans binasının da bulunduğu kompleks, yıl boyunca faal durumda. Bir alternatif olarak geçici bir bina yapılırken, çalışmalar aksamayacak.

Fakat yarım asırlık binaların acilen bakıma alınması gerekiyor. Çünkü genel sekreterlik binasının dış cephesinin hava sızdırmazlığının zayıf olduğu söyleniyor ve binanın iç yapısındaki asbestli boruların bulunması ayrıca bir tarışma konusuna yol açıyor. Asbest kaplamalı boruların kanserojen etkisinin olduğu da artık su götürmez bir gerçek. Binanın ısıtma ve soğutma sisteminin bir çalışıp bir çalışmaması ve binanın teknolojik altyapısının modasının geçtiği de bilinen gerçekler arasında. Genel bütçeden 160 miyon dolar ayrılmasına rağmen, binanın güvenlik sistemi de içler acısı halde.


Birleşmiş Milletler tasarruf örneği olacak

Ne var ki, bu radikal değişimlerin hayal kırıklığına yol açacağı tahmin ediliyor. 2014 yılında binanı onarımı tamamlandığında, binanın şimdikinden bir farklı bir görünümü olamayacak. Alderstein’a göre, on yıl sonra binanın yenilenmiş olduğu, binanın enerji verimliliğinin artışından anlaşılabilecek. Birleşmiş Milletler’in 2006’daki elektrik faturası 15 milyon doları aşkındı. Yetkililere göre binanın yenilenmesiyle enerjiden %30 tasarruf sağlanacak. Yenileme çalışmalarında esas hedef binanın enerji tüketimini düşürmek.

Genel Sekreter Ban Ki Moon’un 5 Haziran’daki açıklamasında, binanın yenilenmesinin ardından, Birleşmiş Milletlerin tasarrufun simgesi olacağı ve bu alana da öncülük edeceği belirtilmişti. Genel Sekreter, tasarrufla yaklaşık 28 milyon dolarlık bir kazanç elde etmeyi hedeflediklerini belirtti. Tasarruf etmek için yapılacak değişikliklerden bazıları, aydınlatma armatürlerinin değiştirilmesi, güneş enerjisi sistemi kurulması ve odalara sensör konarak, odalarda kimse bulunmadığında aydınlatmanın otomatik kapanması.

Binanın içinin yeniden düzenlenmesi sırasında, binanın içine camlardan daha fazla güneş ışığı girmesi sağlanması amaçlanacak. Yetkilerin yaptığı açıklamalara göre, eğer bunlar gerçekleşirse LEED’den en az gümüş madalya kazanacaklarını iddia ediyorlar. LEED, Amerikan Enerji Verimli Binalar Birliği’nin, binaların enerji verimliliğiyle ilgili yürüttüğü bir çalışmadır.

Daha fazla bilgi için: www.businessweek .com

 
Add to Technorati Favorites